Kara Kız/ÇöL Keşişi 2
Kara Kız:Suçluysan adaleti beline kuşak yaparsın. Renkleri ayırt edemiyorsun. Ölmeden önce benim de ellerimi tutmuştu, kömür gibi soluğu vardı rüzgarın. Ama kömür değil Küf ve Eski kokuyordu. Buramlı, tütünlü, hadi baştan anlat dedi bana.Öyleyse bu hikayenin kahramanı Rüzgar, Eski ve Küflü… Süt dolu kabı dökmezsen sana şiir anlatırım dedi. Kandım ona ne yapayım? Kolay kışkırtıldığımdan değil, göremesem de Aret’in ve müz’ün başı üstüne yemin ederim kışkırtılmadım. Favorilerinin yamukluğu beni senden çok soğuttu. Hep cesur dediğim bir adamın bir de bakıyorum ki, korkak saçları var. Bir daha yapma, olur mu? Başka birine de kanabilirim. Buna müsaade etme olur mu? Kömür soluğu küf kokan bir adama anlatamam bu kırılmış yoğunluğu… favorilerin eşitlenene dek görüşmeyelim. Topuk seslerimi duyururum arada, yetinmek istersen. Bendeki canavarın uyanma saatleri, üstüme gelmezsen iyi edersin. Çocuklarımı alıp giderim yoksa. Bana bir kılıç getirin hizmetkarlar!!! Sizin karşınızda bu kabilenin kraliçesi var, ne sanıyorsunuz? Turunç başlığımı göremiyor musunuz zevzekleeeeer! Hiç kimse renkleri ayırt edemiyor. Evine git ve ayaklarını yıka. Kılıç durmadan yiyip bitirecek başlarınızı. Kan’ın doymadığını bilmez misiniz be hey aklı karışık, favorisi yamuklaaaaaaar? Başka kadınlara ilgin varsa gelme bana, ben kadınım. Erkek zekasına sahibim ve sakızlı muhallebi yediğim güne gitmeye çabalıyorum. Unutuşum… ondan.
Bütün istediklerinizi yaptım, kılıcımı temizleyip kaldırın. Bir dahaki savaşımda içimdeki beş yüz milyon ses ve sizlikle mücadelem. Belki mübadele yoluyla çarpışır birleşir ve tek kelimeye dönüşebilirler. SESSİZLİK. Öyeyse savaşalım. Zaman yavşak moleküllere birden edepsizleşen bilincimle yanıt verir belki. Üff ya favorilerini düzgün kesseler n’olurdu sanki?
Kara Kız:Onlar bizden kuvvetliler. Bu, ahalisini yutan bir ülke. Sen bizi çöle açlıktan ölelim diye getirdin. Ve benim bu kuraklarda kazanma hırsıyla dolup kan akıtmamı. Hadi bunların hepsini yaptım, kabul. Ama bendeki senden farklı bir istekti. Çocuklarımı geri istiyorum. Bana onları ve kulaklarımı geri ver.Ebediyen ve daima hüküm sürmeyi istiyorum. Belki büyük ve esaslı bir yalan, ses çıkarma. Kulaklarımdan çıkan yılanlar ve gözlerimden çakan savaş…. Ahriman, beni yalnız bırak. Ölümlülüğün acısına tutunarak, beterin beteri olduğu…. Yani korkmanın çok ötesindeyim, ölmek için. Ölümsüzlüğümü kutsa! O’nun adı sabır bırakmıyor denizlerde ve taşkın her yer… şimdi elini denize uzat. Neden böyle her yer kış, yaz nerdesin? Çok üşüdüğümün farkında değil misin? Yeterli ısılar ve ışıklar istiyorum. Anneee, nerdesin??? Artık çok yaşlanmıştı. Buruşuk hisleri yakıştıramıyorum, oturtamıyorum görünüşüne. Hangi yalan fotoğrafta dondu gençliğin. Bu ne acıklı hikayedir İokanaan, doymuyor ve acısıyla acıyanı dahi doyurmuyor. Kan akıtma isteğiyle oğlum bileklerine banliyö jiletler atıyor ve fakat kurumuş bir kabilenin genlerindeki asil soysuzluğu engel buna. Biz çingeneyiz. Kanımızın akış hızı değişik ve bozuk ritmimiz. Öldürmek istemiyor kılıcım. Her onu indirmeye çaılıştığımda zorlanıyorum. Sanırım bir gün bana dönüp saplanacak, kendiliğinden… sakızlı muhallebinin içinde sütlü bir çocukluk anısı saklanmış olmalı… hatırlayamayacak kadar bilinçliyim. Bu boyutu kazıyabilsem, bilinçaltıma saldıran adamları umursamamayı başarabilsem… gündelik işlerden, yeşil çoraplarımın her gün yıkanıp yıkanmadığını kontrol etmek gibi şeylerden vakit kalmıyor buna. Kabilenin başındayım. Zor bir koltuk, kulübede yaktığımdan daha kolay. Kızının yeşil çoraplarını her gün yıkar, hazır ederdin ertesi güne. Bak aşkıma ne yaptılar, duymuyorum çığlığını kimselerin. Ellerime ne yaptılar…. Çok çabuk akıyor kanları, bizden farklılar. Bizim kanımız ne yoğun ve ağırdır. Onlar, çingene olacak kadar asil değiller.
Öyleyse halledildi konaklama yerleri. Adamlarımın bir bölümünü hiç değilse kaçabilsinler diye ayırmalıyım. Ben hangi grupta kalacağıma kararsızım. Kalıp-gitmek hiç bu kadar zor gelmemişti bana. Büyüyorum galiba. Kırlarda dolaşmayı daha az arzuluyorum. Yeni yerleşim yerleri keşfetmeliyim halbuki kabilemiz ve istila için. Bunu kolay kanıksayan yapıma çok kızgın. Beni öldürebilir. Kocam o benim, ama ölüm tam da bu demek değil mi? Biz ne güzel bir aşktık… özlediğimden mi bilmiyorum, içimde siyah bir taş ne kırılıyor ne de rahat bırakıyor. Yeteeeerr! Biraz yalnız kalamayacak mıyım? Sıkıldım hepinizden kölelerrr! Onlarla aramızdaki ahide sadık kalacağımızı bilmiyor musunuz? Hadi, gidip biraz süt sağmaya çalışın, beni de yalnız bırakın. Çok yorgunum. Çağırana kadar da hiç birinizin o çipil gözlerini burada istemiyorum.
Yorumlar